Son dört yıllık süreçte İSTESOB yönetiminin esnafın problemleri için verdiği mücadeleyi ve tüm faaliyetleri elinizdeki sayıda geniş biçimde bulacaksınız.
Günümüz toplumunda geriye dönüp bakıldığında yapılanların nasıl da unutulduğunu görmek çoğumuzu şaşırtır.
İSTESOB faaliyetlerini okuduğunuzda iddia ediyorum “Bütün bunlar yapıldı mı?” diye şaşkınlık yaşıyacaksınız. Ben burada sadece geçen 4 yılda yayıncılık alanında yaptıklarımızı aktarmak istiyorum.
9 Mayıs 2010 tarihinden bugüne dek, yani elinizdeki sayıya kadar 48 dergi sayısının yayınını gerçekleştirmiş olduk. İstanbulESNAF‘ın İSTESOB’a bağlı odaların sesi olduğunu her fırsatta dile getirdiğimizi belirtirken aldığımız tepkiler bunun ne kadar doğru olduğunu ortaya koydu. Her sayıda 20 ile 30 haberin yayınlandığı düşünülürse, 4 yılda binden fazla haberin yayınlandığı İstanbulESNAF’ta odaların sorunları ve mevzuatlardaki çarpıklıklar ilgili mercilere iletilmiş oldu.
Oda başkanlarının, üyelerin sorunlarıyla ilgili güncel konulardaki görüşlerine yer verildiği gibi yeni yönetmelikler ve mevzuatlarla ilgili uyarı niteliğindeki dikkat çekici haberler de konu başlıklarımızı meydana getirdi. Örnek vermek gerekirse yeni gıda yasası ile uygulamaya başlanan dönemde esnafa “Aman dikkat belgesiz işyerlerine ceza kapıda” gibi haberler uyarı niteliği taşıyordu.
İstanbul Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliğinin resmi yayın organı sayılan derginin, teşkilatın iç yayın unsuru olduğunu unutmamak gerekiyor.
Ulusal yayınlarda İSTESOB’un yer almasıyla ilgili konuya gelince, dört yıl öncesine göre İSTESOB’un tanınırlığının oldukça arttığını gururla söylemeliyim. Gerek yazılı basında gerekse görsel medyada İSTESOB adının son dört yılda çeşitli TV kanallarında 300’ü aşkın haberle yer aldığını söylersek önemli bir tanıtımın gerçekleştiğini görmek mümkün olacak.
Ancak bu alanda bir hakkı teslim etmeliyim; TV kanallarında çeşitli sektörlerin güncel konularını aktarmak haber olsa da bu yayında konuyu anlatan kurum başkanının sektörleri ve sorunlarını iyi bilmesi gerekiyor. İşte bu noktada İSTESOB Başkanı Faik Yılmaz’ın başarısının altını çizmek gerekiyor. Çünkü Yılmaz, kendisine uzatılan TV mikrofonlarına her sektörün sorunlarını ustaca anlatırken mevzuat konusunda bilgisini ortaya koyuyor. Öyleki Yılmaz, minibüsçülerin sorununu çoğu minibüsçüden daha iyi biliyor. Kasapların sorununu, bakkalların sorununu, fırıncıların sorununu çoğu kasaptan, bakkaldan ve çoğu fırıncıdan daha iyi biliyor. Bir örnek vermek istiyorum bir TV kanalına simitçilerin sorunlarını anlatan Yılmaz, onunla da yetinmedi TV muhabirine simitin tarihçesini anlattı. Bu da gösteriyorki Yılmaz dersini iyi çalışyor ve İSTESOB’un tanıtımı için olağanüstü gayret gösteriyor. Bunu yaparken konusuna ve mevkiine ne kadar hakim olduğunu ortaya koyuyor.
Ünlü bilim adamı Max Weber, liderlikle ilgili söylemlerinde, topluma yarar sağlayıcı değişimi yönetirken, sorumluluğu; sezgi, zeka ve bilgiye dayalı karar ve uygulamalarla çevresini etkileyen kişi olarak yorumluyor. Weber, tüm bu özellikleri karizma kelimesi ile bütünleştirmiş. Yunanca kökenli karizma kelimesi “ihsan edilmiş ilham yeteneği” anlamını taşıyor. Karizmatik güç yetkisi de toplumlarda sorunların üstesinden gelmeyi başarabilen bir önder profili çiziyor.
İşte gerek medyadaki sunumuyla, bilgisiyle , zekasıyla gerekse çevresindeki etkileyici duruşuyla İSTESOB’a kazanımlar elde eden Faik Yılmaz’ın kendine has özellikleri ile kuruma bundan sonrası için de yeni kazanımlar sağlayacağından kimsenin şüphesi yok. Umarım İSTESOB delegasyonu bugüne kadar olduğu gibi bundan sonrası için de sağduyu ile teşkilatın geleceğini düşünerek seçimini yapacaktır. 11 Mayıs genel kurulunun İstanbul esnafına hayırlar getirmesini yürekten diliyorum.