İş Yeri Tahdidi
Osmanlı Devleti, bugün Almanya, Fransa vb Avrupa Birliği ülkelerinde olduğu gibi piyasadaki kapasite değişikliklerini dikkate alarak belli bir “plan” dahilinde işletmelerin açılmasını denetim altına almıştı. Böylece dükkân açılmasına bir sınırlama, bir tahdit getirilmiştir.
Bir kişinin dükkân açabilmesi için önce yamaklıktan çıraklığa, çıraklıktan kalfalığa ve kalfalıktan da ustalığa yükselmesi gerekiyordu. Fakat usta olan herkes dükkân açma hakkına sahip değildi. Ustanın, kalfalığı boyunca, ustasının verdiği işleri özenerek yapmış olması; diğer kalfa ve çıraklarla iyi ilişkiler kurmuş olması, hakkında hiç şikayet yapılmamış olması gerekliydi.
Esnafın dükkân açabilmesini belirleyen diğer bir husus da, esnaf birliğinin toplam dükkân adedi ile ilgiliydi. Ustanın dükkân açma hakkı olsa bile, arz ve talep dengeleri dikkate alınarak tespit edilen ve esnaf birliğine tahsis edilen dükkânların dışında başka bir dükkân açılamaz, toplam dükkân adedi de aşılamazdı.
Özetle belirtmek gerekirse, bir kişinin dükkân açabilmesi için;
1-Dükkân açmak isteyen kişi sırasıyla yamak-çırak-kalfa-usta eğitimlerini tamamlamış olmalıdır.
2-Dükkân açmak isteyen kişi bu eğitimler sırasında ustası, çevresi ve meslektaşları tarafından taktir edilmiş biri olmalıdır.
3-Dükkân açmak istediği bölgede esnaf birliklerine tahsis edilen dükkân sayısı aşılmamış olmalıdır.
Birçok esnaf kollarında dükkân, dokumacılar gibi tezgahta çalışanlarda ise her ustanın sahip olduğu tezgah sayısı tespit ediliyordu. Bu tespitler sırasında, ustaların hepsi birbirine, kethüdaları (esnaf başkanı) ise bütün lonca mensuplarına, resmi makamlar önünde kefil oluyorlardı.
Mevcut dükkân sayısının arttırılıp arttırılamayacağına da esnaflar aralarında karar veriyorlardı. Eğer, iş sahaları genişse, artışı kabul ederlerdi.
Esnaf birliklerinin aralarında yıkıcı bir rekabete girerek zarar görmelerini önlemek, üretimin devamlılığını sağlayacak iktisadi-hukuki tedbirleri almak, mal ve hizmetlerin kaliteli üretilmesini ve kalitesine uygun bir fiyatla satılmasını temin etmek, sanatın inceliklerini bilmeyen vasıfsız kişilerin hem kalitesiz üretim yaparak hem de yüksek maliyet ve fiyatta mal üreterek tüketiciye ve ekonomiye zarar vermesini ve haksız kazanç elde edilmesini önlemek, devletin genel üretim-tüketim politikalarının başlıca hedefleriydi.
Bu geleneğin zaman zaman alışılmış usullerin dışına çıkılarak ihlal edildiği görülürdü. Fakat mesleğin ustaları bu durumda, ilgili makamlara haber vererek kurallara uyulmasını isterlerdi. Nitekim Büyükçekmece’de ekmek fırını açmak, ekmek üretmek ve satmak nizamına karşı çıkanları, esnaf şikayet etmiş ve bu hususta çıkan karar Büyükçekmece kadısına bildirilmiştir.