Bu ay kapak konumuzu ulaştırma sektöründe yaşanan haksızlıklara, yanlış yorumlara ve açtığı kargaşaya ayırdık. Konuyu “Toplu ulaşımda ve minibüs dünyamızda paniğe gerek yok” diye yorumladık. Kapaktaki ikinci konu ; yıllardır küçük esnafı üye kaydeden İTO’dan, İstanbul Valiliği komite kararı ile bir üyemizi geri almamız oldu.
Geçen ay Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Kadir Topbaş’ın bir televizyon kanalında (Cine 5) yayınlanan röportajı, minibüsçülerimizde tam bir paniğe yol açtı. Neydi bu açıklama; röportajı yapan program sunucusunun “Minibüsler kaldırılacak mı? Şeklindeki bir soruya, Kadir Topbaş’ın “Evet yakın gelecekte kaldırılacak ama minibüsçü esnafımız mağdur edilmeyecek ve onlara halk otobüs hakkı verilecek” şeklindeydi.
Aslında Kadir Topbaş’ın bu açıklaması yeni değil. Zaten orta ve uzun vadede minibüslerin İstanbul’a yakışır bir şekilde 9+1 araçlar ya da otobüslerle değişimi konusu hep konuşuluyordu. Ve böyle bir dönüşümün kısa vadede gerçekleşmesi de kolay değildi. İstanbul toplu ulaşımında minibüslerden vazgeçilmesi söz konusu olamazdı. Çünkü varoşlarda semtler uzak hatlara doğru yayıldıkça o bölgelerde taşıma ancak minibüslerle olacaktı. Bu değişiminde bugünden yarına hemen olması söz konusu değildi. Nitekim daha sonra yapılan açıklamalarla sektördeki bu panik, yerini sağduyu ile rehavete bıraktı. Biz bu konuya küçük bir eklenti ile noktayı koyalım; Belediye başkanlığı ya da benzer büyük kurumların zirvedeki isimlerinin bu tür açıklamaları büyük önem taşıyor. Bu beyanatları yaparken de biraz dikkatli olmak gerekiyor.
SERVİS ARAÇLARINDA HAKSIZLIKLAR
Toplu ulaşımla ilgili bir başka konu da servis araçlarındaki haksızlıklar. Bu konuyu da Servis Araçları İşletmeleri Esnaf Odası Başkanı Hamza Öztürk’le yaptığımız röportajda bulacaksınız.
Özellikle personel servisi çeken bir çok araç ve şoförü, hakkını almakta büyük sıkıntı yaşıyor. Piyasada personel servislerini organize eden bir çok şirket var. Bu şirketlerin çoğunun kendi aracı yok. Ancak firmalarla “personelini taşıma” konusunda anlaşma yapmışlar. Firmalardan ücretleri kendileri tahsil edip servis araç sahipleri ya da şoförlerine dağıtıyorlar. İşte bütün sıkıntı bu dağıtımda yaşanıyor. Bu benzeri şirketler servisçilerin parasını geciktirebiliyor ya da hiç ödeme yapmadan ortadan kayboluyorlar. Şu anda 400- 500 servisçinin canı yanmış ve aylarca yaptıkları çalışmanın karşılığını ortadan kaybolmuş şirketlere kaptırmış durumdalar. Hamza Öztürk röportajında bu şirketlerden isim verebilir misiniz? Şeklindeki sorumuza, “Son olarak Ender turizm isimli bir şirket 400’ü aşkın servisçinin parası ile ortadan kayboldu” diye cevap veriyor.
İş bununla da bitmiyor. Servisçinin emeğini sömüren şirketler, araç sahiplerine bazı taahhütler imzalatarak “Benim anlaşma yaptığım petrol şirketinden yakıt alacaksın” diye zor kullanıyor ve akaryakıt kartından her araç için yüzde 8.5 pay alıyorlar. Yani söz konusu şirketler, servisçilerin sırtından katmerli bir kazanç sömürme konusunda uzmanlaşmışlar.
Peki bu haksızlık nasıl düzelir? Servis Araçları Odası Başkanı Hamza Öztürk, bu konuda büyük mücadele veriyor. Sorunun cevabı Hamza Öztürk röportajında.
Kapaktaki ikinci önemli konu da İstanbul Valiliği Mutabakat Komite kararı ile İTO’dan bir üyemizi geri almamız oldu.
KAMU KURUMLARI DA FOTOĞRAFÇILARIN EKMEĞİNE GÖZ DİKTİ
Bu sayıda ekmeğine ortak çıkan bir başka grup da fotoğrafçılarımız. Son dönemde kamu kurumlarının kendi bünyelerinde bir foto kabin kurarak fotoğrafçılık yapmaları, fotoğrafçı esnafımızın ekmeğini elinden almaya başladı. Mesela İstanbul’daki tüm tapu müdürlükleri bunu yapıyor. Okullar keza aynı işin peşinde. Fotoğrafçı esnafımızın ekmeği ile ilgili mücadele konusunda oda başkanı Saffet Kayhan, büyük bir gayret içinde. Kayhan, konuyu yetkililere ulaştırmaya bu tür çalışmaları iptal ettirme çabasında. İşte bu konuyu da sayfalarımıza taşıdık. Dileğimiz, zaten sıkıntı içinde olan esnafımızın bu dertlerden bir an önce kurtulması. Sağlıcakla kalın.