Ahşap oymacılığı, tahta levhaları istenilen şekilde kesip oymak şeklinde tanımlanabilir. Osmanlı İmparatorluğu devrinde tahta oymacılığına naht denilmekteydi.
Selçuklulardan bu yana abanoz, ceviz, elma, armut, sedir, gül ağacı, çam vb. gibi ağaçlar üzerine oyma, kakma, boyama, çatma (kükdekari) ve çakma (kafisi işi) gibi tekniklerle bezenmiş ahşap örnekleri günümüze kadar gelebilmiştir.
Camii ve türbelerin mihrab ile minberleri, cami ve medreselerde kullanılan rahleler, kral tahtları, mezar taşları, kapı, pencere, dolap kapakları,iskemleler, mücevher kutuları, ahşap beşikler, sofra altlıkları, oyma bezemeleri, çeşmeler, sandıklar tahtaya dokunan ustaların şaheserleri olmuştur.
İstanbul Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği üyesi Suat YAZICI da tahtaya hayat veren ustalardan biri. 63 yaşındaki YAZICI hem alaylı hem de mektepli. 50 yıldan
bu yana mesleğini devam ettiren YAZICI, özellikle gümüzdeki restorasyon çalışmalarından oldukça dertli. Restorasyonların aslına sadık kalınarak yapılmadığını ve artık bu konudaki ustaların da günümüzde nerdeyse bir elin beş parmağı kadar az olduğunu söylüyor.